Hinduizm çağdaş düşüncelerinin neredeyse köklerinden beslendiği Hindistan’ın antik dinidir. On milyonlarca insanın şu anda Hinduizim’i sembolik önemine güvenerek yaşadığı görülmektedir. Hindu Mitolojisi, yaşamın kökeni, dünyamızın tarihi ve insanların rolu hakkında bir çok şeyi isimlendiren yaklaşık trey bin yıllık oluşturulmuş ve daha sonra geliştirilmiş çeşitli mitolojik hikayelerden oluşur.
En çok bilinen Hindu Mitolojisi hikayesi, Tanrıların Dansı’dır. Onu anlatan en eski hikayeler, Devi Mahatmya olarak adlandırılan metinlerin yaklaşık 600-300 yıllarında kaleme alındığı düşünülmektedir. Bu hikaye için, Tanrılar arasındaki efendilik farklılıkları vardır. Devi Tarzı ile çift teşkil eden Shiva ve Parvati, Tanrı Shiva’nın muhteşem dans seansının özünü oluştururlar.
Shiva ve Parvati
Tanrı Shiva ve onun eşi Parvati birbirlerine tamamlaylécıdır. Shiva, “Prithvi” veya “Pashupati” şeklinde de adlandırılır ve Süreklilik, Evrensellik ve Yaşamın Usta kaynağı simgeler. Parvati ise Gücü ve Düzen simgeler. Shiva ve Parvati’nin dansı, Erk ve Fonksiyonellik arasındaki geri döngüyü temsil eder.
Tanrıların Dansı
Tanrıların Dansı’nın özünde, Tanrı Shiva’nın mükemmel dans seansları bulunmaktadır. Tanrıların Dansı, Tanrı Shiva’nın insanların hayatlarını ve dünyayı nasıl kontrol etmeye çalıştıklarını anlatan bir hikayedir. Bu hikayer, insanların yaratıcı enerjinin yaratıcı sürecelerini göstermektedir:
- Süper Gücün Türetilmesi: Tanrı Shiva’nın kötü inançların tüketilmesi için kozmik gücün tüketilmesi.
- Yeniden Doğuş: Tanrı Shiva’nın kozmik savaşın kazanılmasının ardından insanların yeniden doğuşu.
- Eşitsizlikleri Giderme: Tanrı Shiva’nın insanların eşitsizlikleri gidermek için güçlerini kullanarak hayatlarını nasıl armonize ettiklerini.
- Hayatı Sürdürme: Tanrı Shiva’nın dünyayı nasıl sürdürebileceklerini anlatan bir hikaye.
Tanrıların Dansı, bugün insanların kaderi hakkında kafa yormaya başladığımız kültüre dayalı mitolojik hikayelerden biri olarak kaldı. Bu özel hikaye, bugünün insanlarının kökenleri hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak için yardımcı olmaktadır. Dahası, insanların hikayeye kendi anlayışlarını eklemeleri sayesinde, zihinlerinin kozmosla iletişim kurmasına yardımcı olacak bir çözümdür.
Hindu mitolojisi, var olan her şeyin oluşumuna ve süregelmekte olan armoninin gerçekleşmesine dair çeşitli efsanelerle doludur. Yüzyıllardan beri dünyada yaşayan insanlar için önemli bir kaynak olan bu, Tapınaklar, Ateş Tapınaları ve yoğun olarak doktrin verici mânâlarla kutsal alanları kaplamaktadır. Dünyanın en eski inanış sistemlerinden biri olan Hinduizm, sanat, müzik ve dans gibi kültürleriyi çok kapsamlı bir şekilde temel almaktadır.
Bir Hindu mitosu olan Tanrıların Dansı, bu güçlerin geri gelmesinin ne kadar önemli olduğuna ve bu benzersiz inancın ortaya çıkmasına yönelik meraklı bir perspektif sunmaktadır. Hindu mitolojisinde, Tanrı Shiva, tüm Tanrılar arasındaki dengenin korunması ve dünyadaki armoninin kayıtlarının korunması için dans ediyor. Bu üç güç eşit bir şekilde kendini belirtirken, Tanrı Shiva; öfke, aşk ve neşe gibi duyguları ve hareketleri kullanıyor. Dans sırasında, güçler molekül seviyesinden evrenin en üstüne doğru hareket ederek bu merkezi temaya işaret ediyor.
Tüm dans hareketleri akılda tutabilmek için çok şiddetli bir dans seansı sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu hareketler, geleneksel dans kültürlerimizin farklı çeşitleri olan kamasutra ve hatha yoga gibi başka etkinlikleri de içermektedir. Samaya olarak bilinir, Tanrıların Dansı dünyanın armonisine ilişkin düşünceyi kendisine odaklayan bir sistemdir. Shiva’nın hareketleri, onu .sürekliliğin sembolü olarak sunan kendilerine has ve kapsamlı bir biçimdir.
Hindu inancının özüne uygun olarak, Tanrıların Dansı, insanların yaşayacağı armoninin kaynağına götürmektedir. Dansın, kolektif anlama sahip olduğu bu gelenekte, hareketlerin en yüksek olgunluk derecelerine sahip olacağı esas alınmıştır. Bu sitedeki benzersiz kültür, bugün insanları armoni arayışına götürmekte ve sonuç olarak huzurlu bir yaşam tecrübesi sunmaktadır.